Sosyal medya araçlarının hayatın vazgeçilmez iletişim ve bilgi kaynakları arasına girdiğini dile getiren Çelik, bunların etki alanları itibarıyla hem devletlerin hem istihbarat teşkilatlarının hem de şirketlerin gündeminde olduğunu ifade etti.
Hava, kara, deniz ve uzayda olduğu gibi devletlerin siber egemenliğinin de hayata geçmesinin herkesin gündeminde yer aldığını anlatan Çelik, siber dünyanın, yaşanılan gerçekliğin bir parçası olduğunu ancak zaman zaman da bu gerçekliği manipüle eden, yönlendirmeye çalışan kötü niyetli girişimlerin de odak noktası haline geldiğini belirtti.
SİBER SALDIRI DEĞERLENDİRMESİ
Bu durumda devletlerin vatandaşlarını koruma mükellefiyetlerinin ortaya çıktığına dikkati çeken Çelik, “Siber dünyanın da demokratik hukuk devletinin demokratik mekanizmalarının içine alınması gerekiyor. Devletlerin siber egemenlik kavramını hayata geçirerek buradaki hukuki alanı düzenlemeleri söz konusu olduğu gibi devletlere dönük saldırıları, o ülkenin vatandaşlarına zarar verecek siber saldırıları engellemek şeklinde de mükellefiyetleri var.” diye konuştu.
“YAKINDA MECLİSE GELECEK”
Türkiye’de yakın zaman içerisinde sosyal medya üzerinden kişilere dönük saldırıların söz konusu olduğunu hatırlatan Çelik, “Çirkin saldırılar bir kere daha gösterdi ki bu alan aslında bütün aileleri, çocukları, ebeveynleri tehdit eden bir alan. Dolayısıyla bütün bunlara karşı vatandaşımızı da koruyacak şekilde kapsamlı bir çerçeve oluşturulması gerekiyor. Bununla ilgili çalışma, Cumhurbaşkanımız talimatı verdi, yakın zamanda Meclis’e gelecek. Meclis’e gelmesi ile birlikte buradaki siber egemenlik alanının Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi vatandaşlarını korumak için yapacağı hukuki düzenleme ile de tanışmış olacağız.” dedi.
Çelik, Avrupa Birliği’nde bazı ülkelerin bu konuda çalışmalarını yaptığını, bazılarının da çalışmalarını sürdürdüğünü anımsattı.
SOSYAL MEDYADA “TERÖR ÖRGÜTÜ” SALDIRILARI
Kovid-19 ile mücadele döneminde de sosyal medya üzerinden yanlış bilgilendirmeler yapıldığını ve bunların örgütlü yaklaşımlar olduğunu vurgulayan Çelik, “Fetullahçı Terör Örgütü yoğun bir biçimde sosyal medyada yer alarak bu manipülatif ve provokatif terör faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Başka terör örgütlerinin de buradaki saldırıları söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla bunu düzenlememiz ve bu siber egemenlik kavramını gündemimizde yerli yerine oturtmamız gerekiyor.” ifadesini kullandı.
“YASAL DÜZENLEME GARANTİ ALTINA ALMAK İÇİN YAPILIR”
Sosyal medyanın tamamen kapatılacağı yönündeki ifadelere ilişkin de Çelik, “Yasal düzenleme buradaki özgürlük alanını garanti altına almak için yapılır.” değerlendirmesini yaptı.
“Burası gerekli bir alan ama masum bir alan değil.” ifadesini kullanan Çelik, şunları söyledi:
“Tamamen objektif kriterlere göre işliyor gibisinden bir durum yok. Son zamanlarda da görüyoruz, ideolojik sebeplerle davranabiliyor bu şirketler. Örneğin; Türkiye’de Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarını desteklediği için bazı hesapların kapatıldığını görüyorsunuz. Bu tamamen tarafgir, tamamen ideolojik, hatta Suriye’de iç politikada taraf olmuş bir yaklaşımın ürünü olarak önümüze geliyor.”
Vatandaşın böyle bir örgütlü saldırıyla karşı karşıya kalması halinde hakkını nerede arayacağını soran Çelik, şirketlerin Türkiye’de muhatabının bulunmadığını anımsattı.
“VERGİ SONUCU OLMASI GEREKİR”
Sosyal medyanın hayır için kurulmadığını, buradan menfaat ve para elde edildiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
“Kendi topraklarımızda, kendi siber egemenlik alanımızda gerçekleşen bu faaliyetten birileri gelir elde ediyorsa bunun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına dönük olarak bir vergi sonucu olması gerekir.
Buradaki özgürlüğü korumak ile buradaki masum olmayan girişimlere karşı bir dijital kalkan oluşturmak arasındaki bu dengeyi bir hukuki düzenleme ile ortaya koymak gerekiyor. Özgürlüğü savunmasız, hiçbir şekilde bu örgütlü gruplar karşısında tek başına bırakamayız.”
Kaynak: AA