Ana Sayfa Yazarlar 7.05.2025 28 Görüntüleme
Tövbenin Engin Denizi ve Affın Sınırları: Şirk ve Kul Hakkına Dikkat!

Tövbenin Engin Denizi ve Affın Sınırları: Şirk ve Kul Hakkına Dikkat!

Yazan: [Hüseyin Dibektaş ]

İnsan olmak, hata yapmakla başlar. Ama ne büyük bir lütuftur ki, insanın yönünü yeniden bulabilmesi için her zaman açık bir kapı vardır: tövbe kapısı. Rabbimiz, samimi pişmanlıkla Kendisine yönelen kullarını affetmeyi vadeder. Ancak, bazı günahlar vardır ki affedilmeleri farklı şartlara bağlıdır ve bu nedenle özel bir dikkat gerektirir.

Kimi zaman toplumda “Şu günah affedilmez” gibi kesin yargılarla karşılaşırız. Oysa böyle ifadeler, sadece tövbenin önüne set çekmekle kalmaz, aynı zamanda Allah’ın rahmetini sınırlandırmak gibi büyük bir vebali de beraberinde getirir. Kur’an’ın birçok ayeti bize umut aşılar; Allah’ın rahmetinden ümit kesmekse, bizzat Kur’an tarafından eleştirilen bir tutumdur.

Özellikle dikkat edilmesi gereken iki büyük günah vardır ki, bunlar Kur’an’da açıkça belirtilmiştir: Allah’a şirk koşarak ölmek ve kul hakkı. Buradaki önemli ayrıntı, “şirk üzere ölmek” ifadesidir. Yani bir insan hayatı boyunca hatalar yapabilir, yanlış inançlara kapılabilir; ancak tövbe edip bu yanlışlardan dönerse, affedilmemesi için bir neden yoktur. Fakat şirk üzere, yani bu hataları düzeltmeden, pişmanlık duymadan hayatını sonlandırırsa, Kur’an’a göre affedilmesi mümkün değildir.

İkinci mesele ise kul hakkıdır. Bu, Allah ile kul arasındaki değil, kullar arası bir hesap meselesidir. Kırılan kalpler, gasp edilen haklar, ödenmeyen borçlar… Tüm bunlar ahirete taşınan yüklerdir. Allah elbette affedicidir, ancak kul hakkını affetmek, hak sahibine aittir. Bu nedenle helalleşmeden geçen bir hayat, yarım kalmış bir tövbedir.

Günlük hayatta ise bazı davranışlar sık sık yanlış değerlendirilir. Örneğin fala baktırmak, birçok kişinin ‘masum’ bir eğlence gibi gördüğü bir davranış olabilir. Ama dini açıdan bakıldığında, gayba dair bilgi iddiası büyük bir günahtır. Zinadan da ağır olduğu söylendiğinde insanlar şaşırabilir; oysa burada mesele, doğrudan inanç temellerine zarar veren bir davranış olmasıdır. Öte yandan, bazı fiziksel yakınlaşmalar da zina olarak tanımlanmasa bile yine haramdır ve tövbeyi gerektirir.

Sonuç olarak, tövbe, sadece bir ağız alışkanlığı değil, bilinçli bir dönüş ve sorumluluk alma halidir. Tövbenin engin denizine yelken açarken, arkamızda kul hakkı bırakmamalı, Allah’ın affına sığınırken O’nun rahmetini kendi dilimizle daraltmamalıyız. Zira Allah’ın affı sonsuzdur, ama adaleti de şaşmaz.

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği: Gazeteci


''Doğru Habercilikte Biz Her Yerdeyiz''
şekerpınar cam filmi çayırova cam filmi çayırova led xenon
toptan eldivenkocaeli toptan eldivenkocaeli eldiven toptancısı
Tema Tasarım |
Yazarlar
Video
Galeri