Araştırmacı-Yazar Hüseyin Dibektaş’ın Özel Haberi
Emek, alın teri ve dayanışmanın günü olan 1 Mayıs’ta, yerin metrelerce altında hayatlarını riske atarak çalışan işçilerin sesi olmak, onların mücadelesine ışık tutmak hepimizin görevi.
Zifiri karanlık, dar tüneller, yoğun toz bulutları ve her an yaşanabilecek tehlikeler… Bu koşullar, yeraltında çalışan madencilerin ve tünel işçilerinin günlük gerçekliği. Onlar, her gün sadece geçimlerini sağlamak için değil; aynı zamanda insanlık onuru, işçi hakları ve yaşam mücadelesi için kazma sallıyor.
Yeraltı işçileri, adeta görünmeyen bir emek ordusu. Gözlerden uzak ama yaşamın tam merkezindeler. Kimi zaman göçük riskiyle, kimi zaman zehirli gazlarla, kimi zaman ise yalnızca karanlıkla mücadele ediyorlar. Ancak bu zorluklar karşısında birbirlerine olan bağlılıkları, samimiyetleri ve dayanışmalarıyla ayakta kalıyorlar.
Onlar için bu iş sadece bir geçim kaynağı değil. Aynı zamanda bir kader ortaklığı. Madende geçirilen her dakika, sadece fiziksel güç değil; psikolojik direnç ve insani bağların gücünü de gerektiriyor. O karanlığın içinde dostluk, vefa ve insanlığın en saf hali filizleniyor.
Bu 1 Mayıs’ta, emeğin en derin yüzlerinden biri olan yeraltı işçilerinin mücadelesine kulak vermek gerekiyor. Onların sesi olmak, onların hakları için omuz vermek, işçi sınıfının tüm bileşenleri adına bir sorumluluktur.
Unutulmamalı ki; yeraltı işçilerinin mücadelesi, tüm işçi sınıfının mücadelesidir. Onların teri, hepimizin ortak geleceği için akıyor.
1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun!